Kayıtlar

Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hoşköy, Şarköy

Resim
Hoşköy, Tekirdağ'ın Şarköy ilçesine bağlı mahalledir. Şarköy'ün merkezine 20 km mesafede, Ganos Dağı'nın denize bakan tarafında, deniz kıyısında bulunan bir kırsal yerleşimdir. 10 kilometrekare alana sahiptir. Tarihçe MÖ 1. yüzyılda Eski Yunan koloni yerleşimi olarak kurulmuştur. Rumca adı "Hora" idi. Bizans döneminde Ganos (GaziKöy) ile birlikte Ganohora adıyla bir din merkezi oldu. Eteğinde bulunduğu Ganos Dağı'nda bir çok manastır kuruldu. Manastırlarda yaşayan rahipler zeytin ve şarap üretir; üretim fazlasını deniz ötesi yerleşim yerlerine satardı. Şarapların amforalar ile taşınması sebebiyle bölge bir amfora üretim merkezi haline gelmiştir. Hoşköy, Osmanlı döneminde bir Rum köyü idi ve büyük bir nüfusa sahipti. Öyle ki, 19. yüzyılda köyde 40 kadar doktor olduğu rivayet edilir.  Hoşköy'de, denizcilere yol göstermek amacıyla Osmanlı Sultanı Abdülmecit devrinde 1861 yılında bir deniz feneri yapılmıştır. Hora Feneri olarak adandırılan ve Fransızlara yaptı...

Mürefte, Şarköy

Resim
Mürefte, Tekirdağ ilinin Şarköy ilçesine bağlı bir mahalledir. Tekirdağ il merkezine 90 km, Şarköy ilçesine 13 km uzaklıktadır. Tarihçe Rum halkı İzmite sürgün edilmiştir. Mürefte'nin geçmişinde deniz ticareti, şarap üretimi önemi yer tutar. 1650-1900 yıllarında Fransa ve İtalya'ya Mürefte'den gemilerle şarap ihracatı yapılmıştır. 1912 yılında yaşanan bir depremde gaz lambalarından çıkan yangınla kül olan Mürefte'de bazı tarihi yapılar, geçmişteki önemine tanıklık eder. Edirne Vilayet Matbaası Müdürü Şevket Dağdeviren'in yazdığı 1892 tarihli salnameye göre; Gelibolu Sancağı’na bağlı bir kaza olup; 2.400 İslam, 15.138 Hristiyan ve 9 Yahudi toplam 17.547 nüfusa sahiptir. Halkı bağcılık, gemicilik ve tarımla uğraşır. Ganoz ve Kestanbolu nahiyeleri ile çevrelerindeki köyler de Mürefte kazasına bağlıdır. Kazanın önde gelen ürünü olan üzüm, karalahna ve yapıncak olmak üzere iki cinstir. Siyah şarabı ünlüdür. Mürefte ismini binbağlar manasına gelen Miryofiton sözcüğünden a...

Şarköy, Tekirdağ

Resim
Şarköy, Tekirdağ ilinin bir ilçesi. Tekirdağ'ın güneybatısında, Marmara Denizi kıyısında kurulmuştur. Doğusunda ve güneyinde Marmara Denizi, batısında Gelibolu ilçesi, kuzeyinde Tekirdağ Merkez ilçesi ve Malkara ilçesi ile çevrilmiştir. Şarköy ilçesinde biri ilçe merkezi ikisi kasaba olmak üzere 3 belediye (Hoşköy, Mürefte) teşkilatı vardır. Bunlar dışında ilçe merkezi 3 mahalleden oluşurken, ilçeye bağlı 26 köy bulunmaktadır. Tarihçe Edirne Vilayet Matbaası Müdürü Şevket Dağdeviren'in yazdığı 1892 tarihli salnameye göre; Gelibolu Sancağı'na bağlı olan Şarköy kazası, Ovamüstecep nahiyesi ile birlikte 16 Müslüman ve 11 Hristiyan köyde 624 hanede 2.936 Müslüman, 2.270 hanede 10.362 Hristiyan olmak üzere toplam 13.298 nüfusa sahiptir. Kazada 7 cami, 20 kilise, 9 okul, 6 han, 2 hamam, 29 değirmen, 2 fabrika, 3000 bağ, 9 bahçe, hükûmet konağı, karantina, telgrafhane ve vergi dairesi vardır.  Kasabadan başka, Mürefte tarafındaki Eğrice Köyü'nde de iskele vardır. Başlıca ürünü...

İstanbul'da Gezilecek Yerler

Resim
İstanbul'da Gezilecek Yerler Kız Kulesi :  İstanbul'un sembolü olan Kız Kulesi, Boğaz girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük, şirin bir kuledir. Tarih içinde gözetleme kulesi, deniz feneri olarak kullanılan kule günümüzde turizme tahsis edilmiştir.  Batı kaynakları burayı sevgilisi Hera'ya kavuşmak için yüzerken boğulan Leander'in kulesi olarak tanıtır.  Bir diğer hikayeye göre de burası, kızının yılan tarafindan sokulacağını rüyalarında gören İmparatorun, emniyette olması için genç kızı yerleştirdiği kule idi. Meyve sepeti içinde gelen yılan trajediye sebep olur.  Galata Kulesi:  Bizanslıların Cenevizliler aleyhine hareketlerine karşılık, Cenevizliler tarafından yapılmıştır. Bölgeyi her türlü saldırıdan korumak için de bu kuleyi yaptırmışlardı. Kulede büyük sahanlığa kadar duvar içinde dönerek çıkan bir taş merdiven vardır.  Son yıllarda 1967 'de restore edilmiş, içine asansör konmuş, diğer katlarına da lokanta yapılmıştır.  Beyazıt Kulesi: ...

ADANA İLİNDE NE YENİR?

Resim
ADANA İLİNDE NE YENİR?  Adana yöresinin zengin bir mutfağı bulunmaktadır. Mutfağın bu kadar zengin olmasının nedeni çeşitli kültürlerin etkisinde kalmasıdır. Adana yemeklerinin en büyük özelliği un, bulgur, et ve çeşitli baharatların kullanılmasıdır.  Aynı zamanda süt, yoğurt, peynir ve çökelek de bol miktarda kullanılmaktadır. Adana kebabı çok ünlüdür. Bunun yanında bol yeşillik, ezme, salata yenir ve mevsimine göre ayran veya yöreye özgü şalgam suyu içilir.  Kesme ya da mur çorbası, yüzük çorbası, düğün çorbası, sebze yemeklerinden süllüm, mercimekli ıspanak başı, kabak çintmesi, bulgur yemeklerinden ekşili topalak, sarmısaklı köfte, içli köfte, sakatat dolması, kebaplardan Adana kebabı, çingene kebabı, içeceklerden şalgam veya meyan kökü, tatlılardan karakuş tatlısı, taş kadayıfı ve halka tatlısı Adana mutfağının özgün yemeklerindendir.  Adana'dan Yemek Tarifleri  Ispanaklı veya Etli Kömbe  Malzemeler:   4 kg. un  1 su bardağı yağ 1 tatlı kaşığ...

Adana İlinin Tarihi

Resim
TARİHÇE  1950’den sonra yoğun bir gelişme gösteren kentin yerleşim tarihi Tepebağ Höyüğü’ndeki surlarla çevrili yerleşim ile Neolitik Çağ’a inmektedir.  Kent prehistorik devirlerden itibaren Anadolu’yu Gülek Boğazı ile Tarsus’a bağlayan yol üzerinde olduğundan önemlidir.  Hitit İmparatorluğu yıkıldıktan sonra kurulan Geç Hitit Krallığı sınırları içinde kalan bölge daha sonra sırasıyla Assur, Pers ve Büyük İskender’in egemenliğine girmiştir. İskender’in ölümünden sonra önce Seleukoslar, M.Ö. 66’da da Romalı sül Pompeius tarafından ele geçirilmiştir.  Roma ve Bizans devirlerinde önem kazanan kent, 704’te Araplarca ele geçirildiyse de 9. yüzyılda tekrar Bizans egemenliğini tanımıştır. 11. yüzyıl sonunda Selçukluların, 14. yüzyıl ortalarında da Memlukluların egemenliği görülmektedir.  Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı topraklarına dahil olmuştur. 1833’te Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın işgaline uğrayan kent, 1840’ta Londra Antlaşması ile yeniden ...

Adana İlinin Coğrafyası

Resim
Adana Seyhan nehrinin her iki yakasında kurulmuş, Akdeniz de yaklaşık olarak 160 km. kıyısı bulunan, nüfus büyüklüğü açısından Türkiye'nin 4. ilidir. Adana, kuzeyden Kayseri, kuzey batıdan Niğde, batıdan İçel, doğudan Kahramanmaraş ve Osmaniye, güneybatıdan Hatay il sınırları ile çevrilidir.  Adana'da coğrafi yapıya uygun olarak dağlık ve ovalık kesimde iklim değişiklik göstermektedir. Ovalık alanın iklim yapısı Akdeniz iklimidir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Dağlık alanlarda ise kara iklimi hakimdir ve kışın yağışlar kar şeklindedir. 

ADANA İLİNDE GEZİLECEK YERLER

ADANA İLİNDE GEZİLECEK YERLER  MÜZELER VE ÖRENYERLERİ  Adana Müzesi Adres: Seyhan Cad. Adana Tel: (322) 454 38 55 Faks: (322) 454 38 56  Adana Etnografya Müzesi  Adana Arkeoloji Müzesi  Adana Atatürk Müzesi  Misis Mozaik Müzesi  Anavarza (Dilekkaya Köyü)  Ören Yeri:  Adana’nın Ceyhan ilçesi, Kozan-Kadirli yolunun yaklaşık 20. km’sinde Dilekkaya köyü yakınındadır. Çukurova’nın ortasında birdenbire yükselen büyük bir kaya kütlesinin önünde kurulmuştur.  Roma İmparatorluğu döneminde “Anazarbus” olarak anılmıştır. Kentin Roma imparatorluk devri öncesi tarihi hakkında hemen hemen hiçbir bilgi yoktur. Roma imparatorlarından Septimius Severus’un, Pescennius Niger ile yaptığı iktidar savaşı sırasında, Severus’un tarafını tutan kent, Severus’un 194 yılında galip gelerek imparatorluğun tek hâkimi olmasından sonra ödüllendirilerek tarihinin en parlak dönemini yaşamaya başlamıştır.  M.S.204-205 yılında Kilikia, İsauria ve Likaonia eyaletlerinin...

ADANA İlinin ilçeleri

İLÇELER :  Adana ilinin ilçeleri; Seyhan, Yüreğir, Aladağ, Ceyhan, Feke, İmamoğlu, Karaisalı, Karataş, Kozan, Pozantı, Saimbeyli, Tufanbeyli ve Yumurtalık'tır.  Aladağ : Adana'ya 105 km. uzaklıkta olan bu ilçede antik devirden kalma bir ören yeri ile harap Ortaçağ kalesi, Akören beldesindeki Kırık Kilise harabeleri çok önemlidir. 40 km mesafedeki Acısu içmesi, Meydan yaylasında Bığbığı mağarası bulunmaktadır.  Ceyhan : Adana il merkezine 47 km uzaklıktadır. Adana-Ceyhan karayolu üzerinde 700 m. uzunluğunda dört cepheli masif kaya üzerinde etkileyici görünümlü Yılan Kale, Ulucami, Mecidiye Cami ve Durhasan Dede Türbesi ilçenin önemli turistik değerleridir. Yılankale'nin güneybatısında, Sirkeli Höyüğü vardır. Höyüğün Ceyhan nehrine bakan kuzey kayalıklarında Hitit Krallarından Muvattali'nin sakallı ve uzun elbiseli rölyefi görülür. Anadolu'nun en eski Hitit kabartmasıdır. Kurtkulağı Beldesi'nde bulunan Kurtkulağı Kervansarayı 1693 yılında yapılmış olup eski Halep ...

Albat Dağı Ejderha Efsanesi

Ortanca Çeşme’nin bulunduğu Albat Dağı’ndan, bir ejderha çıkmış. Çeşmeye kimsenin yaklaşmasına izin vermeyerek insanları susuz bırakmış. Halkın çaresizliğini gören şehrin beyi, eline iki tarafı da keskin bir kılıç alarak ejderhayı öldürmeye gitmiş. Şehrin beyi iki eliyle kılıcını kaldırmış ve tam ejderhaya sallayacakken ejderha burnundan alevler saçarak ve derin bir nefes alarak şehrin beyini içine çekip yutmuş. Sonra, şehrin beyi elinde tuttuğu iki tarafı keskin kılıcı ejderhanın içinde çevirmiş ağzından kuyruğuna kadar ikiye bölerek öldürmüş. Şehrin beyi evine döndüğünde, bahçesindeki havuzuna süt doldurup soyunarak içine girmiş. Havuzdaki süt ejderhadan bulaşan zehir yüzünden hemencecik kesilip çökelek halini almış. Bey, artık süt kesilmeyinceye kadar süt banyosuna devam etmiş ve böylece ejderhanın ölümcül zehrinden kurtulmuş.

ALİ DAĞI EFSANESİ

ALİ DAĞI EFSANESİ: Erciyes Dağına kardeş iki dağ vardır. Bunlardan biri Ali Dağı, diğeri ise Hasan Dağıdır. Efsaneye göre Hasan Dağında Hasan Baba, Ali Dağında Ali Baba adında erenlerden iki pîr yaşarmış. Hasan Baba, ağustos ayı sıcağında mendiline kar doldurur, eritmeden Ali Baba'yı ziyaret eder, Ali Baba da dağında hiç eksilmeyen kömür ateşinden, kızgın korları mendiline kor Hasan Baba'yı ziyarete gelir, saatlerce görüşürlermiş. Bu sırada, ateş dolu mendil yanmaz, sararmazmış bile. Ali Dağı efsanesi de böyledir işte..

SARIGÖL EFSANESİ

SARIGÖL EFSANESİ: Başka bir efsane Erciyes’te bulunan “Sarıgöle” aittir. Geçmiş zaman olur ki hazineler yüklü bir kervan Sarıgölden geçerken taşınan sandıklar göle devrilir ve sandıklardaki altınlar gölün derinliklerine batar. Bu nedenle altınların rengi göle yansımaya başlamıştır. O gün bu gündür de altın renginde görünmektedir. Bu yüzden Sarıgöl olmuştur adı.

AĞ GELİN EFSANESİ

AĞ GELİN EFSANESİ : Bir diğer efsane “Ağ Gelin” efsanesidir. Efsaneye göre evli ve iki çocuklu ağ gelin, kocası gurbete gittiğinde peşine eşkıya düşer. Ağ gelin çocuklarını da alarak Erciyes’e doğru kaçar. Eşkıyanın yaklaştığını ve uçurumdan başka gidecek yeri olmadığını fark edince dua eder “Rabbim beni ya taş et ya da kuş yeterki bu eşkıyanın eline düşürme” Rivayete göre ilk duası kabul edilir ve taş olurlar. Gurbetten dönen kocası haberlerini alır ve izini sürer eşinin ve çocuklarının. Onların taşa dönüştüğü yere gelince “bir ses duyar kocası taş kesilen yerden 'Yiğidim namusunu bir eşkıyaya çiğnetmedim. O eşkıyadan ahımı koma.' Bu ses Ak Gelin'in sesidir. 

KEREM İLE ASLI EFSANESİ

KEREM İLE ASLI EFSANESİ :  Erciyes Dağına dair bir başka efsane de “Kerem ile Aslı” hikâyesinde anlatılır. 16.yy’da İran İsfahandan başlayan, Kerem’in Aslı’nın peşinden Kayseri’ye kadar geldiği, Aslı’yı Kayseri’de bulduğu, aşklarının ateşi ile küle döndükleri, birbirine karışan küllerinin Erciyes Dağında toprağa karıştığı, Erciyes’in başında hiç bitmeyen karın bu iki aşığın kefeni olduğu rivayet edilir.

ER-CİŞ EFSANESİ

ER-CİŞ EFSANESİ  Çok eskiden Erciyes dağının eteklerinde bir kabile yaşamaktaymış. Kabile reyisinin adı “Ciş” olan güzel mi güzel bir kızı varmış.   Buraya yolu düşen “Er” isimli bir delikanlı kıza aşık olmuş ve kızı babasından istemiş. Babası dağın zirvesindeki ejderhayı öldürmesi şartıyla kızını vereceğini söylemiş.  Er koyulmuş zirveye doğru yola. Bu arada Ciş de Er’i görünce aşık olmuş ve gelinliğini de giyerek Er’in peşinden zirveye doğru yola koyulmuş.  Zirvede ejderha alevlerini göndermiş üzerlerine. Ciş’in beyaz duvağı dağda beyaz bir örtü haline gelmiş. İşte Erciyes’in başındaki beyaz kar örtü efsaneye göre Ciş’in beyaz duvağı ve bu büyük aşkın sembolüdür. Erciyes ismi de buradan türemiştir. 

Yenikapı Tarihi

Resim
  Yenikapı Suriçi'nde Samatya ile Kumkapı arasında kalan tarihi semt. Yenikapı, Langa ile iç içedir. Bizans döneminde buranın liman bölgesi olduğu sanılır. Yeni yapılan kazılarda bu konuda daha ciddi veriler elde edilmiştir. Komşu semtlerdeki meyhane zenginliği burada da yıllarca varlığını sürdürmüştür.  Ahmet Cemalettin Saraçoğlu, bölgedeki mekânları "selatin işretbadlar," yani nezih yerler olarak anar. 1970'lere kadar gazinoları ile de ünlüdür: İstasyon altında bulunan Gar Gazinosu, Çakıl Gazinosu ve Mim Çakır Gazinosu bunlardan bazılarıdır.  Sula Bozis'in aktadıklarından ise çalgılı meyhanelerin, Rumcasıyla tavernaların sayısının da hiç az olmadığını anlarız:  Küçük Memur, Yeni Taverna,  1940-50'lerde Mina'nın Tavernası,  Deli Vahram'ın Tavernası bunlardan birkaçıdır.  Mahmut'un Yeri, Sandıkburnu mevkiindeki salaşhaneler ve 1950'lere kadar konukların sandalla çıktığı Yüzer Gazino, Yenikapı'nın meyhane tarihinde zikredilen yerlerdir.  TAN...

Yeniköy İskele Restaurant

Resim
  Yeniköy İskele Restaurant Görkemli yalıları, kilise ve sinagogları ile Boğaziçi'nin hafızasının önemli timsallerinden biri olan Yeniköy'de, 61 yıldır hizmet veren meyhane.  Adı üstünde, Yeniköy Vapur İskelesi'nden kar çıkmaz sizi buyur ediyor. Hemen yanında da sonradan açılmış deniz motoru iskelesi bulunuyor. Müşterilerinin yüzüne, mezesine ve muhabbetine geldikleri meyhanenin şimdiki işletmecisi Levail Balkılıç, bu hikâyenin son 45 yılının tanığı.  Balkılıç barba geleneğini devam ettirmeye çalışan eski bir meyhaneci. Her gün mekânda bulunuyor ve mutfaktan müşteri ilişkilerine her alanla ilgileniyor. Yerli, yabancı birçok yazar, sanatçı ve siyasetçiyi de ağırlamış olan restoran, artık yarım porsiyon.  Anlaşmazlık nedeniyle, yıllardır oturdukları binanın yarısını terk ediyorlar. Lakin artık, boğaza tepeden bakan bir terasları var. Restorandan bir de önemli iddia: ''Rum usulü hazırlanan yaprak ciğer tüm Boğaz'a buradan yayılmıştır!" TAN MORGÜL 

Adana Haruniye Termal Turizm Merkezi

Resim
  Adana Haruniye Termal Turizm Merkezi Yeri: Bahçe İlçesine bağlı Haruniye'nin kuzeyinde Ceyhan ırmağının kenarındadır.  Ulaşım: Haruniye ilçe merkezine 22 km. uzağındadır.  Suyun Isısı: 33oC PH  Değeri: 6,1  Özellikleri:  Bikarbonatlı,  Kalsiyumlu,  Magnezyumlu,  HidrojenSülfürlü,  Karbondioksitli bir bileşime sahiptir.  Yararlanma Şekilleri:  İçme ve banyo kürleri Tedavi Ettiği Hastalıklar:  Romatizma, kadın, deri, sinirsel hastalıklar, beslenme bozukluğu, karaciğer ve safra kesesi, mide ve bağırsak hastalıklarında olumlu etki yapar.  Konaklama : Kaplıca tesisi (115 oda, 150 yatak) 

Heybeliada Tarihi

Resim
  Heybeliada, İstanbul’un Büyükada’dan sonra en büyük adasıdır. Adaya Heybeliada denilmesinin sebebi, uzaktan bakıldığında adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesidir. İstanbul’un en çok rağbet gören sayfiye yerlerinden biridir. Sadece doğasıyla, temiz havası ve güzellikleriyle değil, Bahriyesi, Sanatoryumu, Ruhban(Papaz) Okulu gibi kurumlarıyla da ünlüdür. Bugün, adanın nüfusu 7 bin civarındadır. Ancak yaz mevsimlerinde bu nüfus birkaç kat artmaktadır. Yazları günübirlik gelen ziyaretçiler de eklendiğinde, Adanın yaz nüfusunun 50 bini aştığı düşünülebilir. Diğer adalara olduğu gibi Heybeliada’ya da vapur seferleri 19. Yüzyıl ortalarında yapılmaya başlanmıştır. Zengin Rumlar’ın yaşadığı adada, Bahriye’nin de bulunması nedeniyle önemli miktarda Türk nüfus da yaşamıştır. Adanın nüfusu, 1820’de 800 olarak tespit edilmiş iken vapur seferlerinin başlamasından sonra 2000’e çıkmıştır. Kurtuluş savaşı ve mübadele sırasında diğer adalar gibi sakinleşen Heybeliada, 1950’li yıllarda yenid...

Kınalıada Tarihi

Resim
  Kınalıada, İstanbul Adaları içinde en küçüklerinden biridir. 1500X1100 kilometre büyüklüğündedir. Kınalıada ismini, üzeri makilerle kaplı olduğu dönemlerde uzaktan kızıla çalan bir görünüme bürünmesi nedeniyle almıştır. Çınar Tepesi, Teşvikiye Tepesi ve Manastır Tepesi olmak üzere üç tepesi vardır. Kınalıada’da, çok kayalık olması nedeniyle, ağaçlık bulunmamaktadır. Bizans döneminde, surların yapımı için buradaki kayalıklardan taş getirildiği bilinmektedir. Adadan çıkartılan taşlar nedeniyle arazi bozulmuştur. Adada en çok dikkat çeken özellik, Çınar Tepesi’ndeki büyük radyo ve televizyon antenleridir.  Ada, geçmişte suyu ve elektriği de olmadığı için diğer adalardan çok daha sakindir. Ada’ya elktirk 1946 yılında gelmiştir. Önceleri tankerlerle, taşıma suyla idare eden Kınalıada, susuzluktan da 1981 yılında kurtulabilmiştir. Adanın ilk sakinleri Ermenilerdir. Esasen, Osmanlı döneminde Ermenilerin meskun olduğu bir ada olarak bilinmektedir. 1846’da, Adalar’a vapur işlemeye ba...

Burgazadası Tarihi

Resim
  Burgazadası, İstanbul Adaları’nın büyüklük olarak üçüncüsüdür. Ada yuvarlak bir biçimdedir ve eni boyu yaklaşık 2 kilometredir. Ada üzerindeki tek tepe Bayrak Tepesi’dir. Burgazadası, iklimi, sahili, çamları, restore edilmiş zarif köşkleri ile İstanbul’un en sevilen mevkilerinden biridir. Adanın yalı ve köşkleri, güzellikleri ve zerafeti ile tanınmıştır. Güzel ahşap köşkler genellikle sahilde Gezinti Caddesi’nde, Kaşıkadası ve Heybeliada’ya bakan tepenin eteklerindeki Gönüllü ve Mehtap sokaklarındadır. Ev fiyatlarının ve kiralarının çok yüksek olması nedeniyle bugün Burgazadası, İstanbul’un zengin kesimlerinin kesimlerinin ve ünlü sanatçıların tercih ettiği pahalı bir sayfiye yeri özelliğindedir. Vapur iskelesinden doğuya doğru gidildiğinde adanın eski plajına ulaşılır. Buradan Heybeliada’ya doğru uzanan bir burun ve burnu ucunda bir fener vardır. Plajın güneyinde Mezarlık Burnu yer almaktadır. Bu burundaki kaya dönüldüğünde adanın güney kıyılarına gelinir. Burası, Bayrak Tepesi’...

Büyükada Tarihi

Resim
  Büyükada Tarihi  İstanbul Adaları’nın en büyüğü Büyükada’dır. Yüzölçümü 5,4 kilometrekaredir. Maltepe sahiline uzaklığı ise 2300 metredir.Adalar’da, biri güney diğeri kuzeyde olmak üzere iki tepe bulunur. Güneydeki tepe, 203 metre yükseklikteki Yücetepe’dir. Kuzeyde ise İsa Tepesi bulunmaktadır. Seyahatnamelerden ve tarihi olaylardan anlaşıldığı kadarıyla Büyükada, Bizans döneminde de, Osmanlı döneminde de hep meskun kalmıştır. 19. Yüzyılın ilk yarısında 3 bin kadar olduğu tahmin edilen Büyükada’nın nüfusu, Adalar’a vapur işlemeye başladıktan sonra artmış, 20. Yüzyıl başlarında 5 bini aşmıştır. Ada’nın nüfusu bugün 8 bin civarındadır.Ancak ada, yazları günübirlik ziyaretler ve yazlığa gelenler nedeniyle kalabalık olmaktadır.  19. yüzyıl ortalarında Büyükada’yı anlatan yabancılar akşamüstleri iskele çevresindeki şıklığı, zerafeti, sahildeki gezintileri ballandıra ballandıra anlatırlar. 20. Yüzyılın ilk çeyreği boyunca Rumların ağırlık taşıdığı ada halkı ve yazlıkçı gayri...

Adalar Tarihi

Resim
  Adalar Tarihi  İstanbul adaları tarih boyunca pek çok isme sahip olmuştur. Bunlar; Evliya adaları, Kesiş adaları- Ruh adaları- Cin adaları-Halka adalari, Prens adaları-Kızıl adalar gibi.Bunların en yaygın ve dünyaca tanınan PRENS ADALARI dır. Nedeni de Roma devrinden, Bizans devrinin sonrasına kadar asillerin, prenslerin, hatta kraliçelerin adalara sürgün edilerek buralarda çeşitli işkence görerek öldürülmeleridir. Heybeliada nen en yaygın isimleri Dimoniso, Khalky, Halkitis ve Halki dır. Halk arasında en çok kullanılan HALKİ olmuştur.Çam limanındaki bakır madeni ilk defa Demoniso isimli bir vatandaş çalıştırdığı için adaya bu isim konulmuş, İsa’dan önce 4. yy. kadar işletildiği ve o zamanlar bakır en kıymetli madenler-den birisi olduğu ve içinden altın çıktığı için uzun süre heybeli adanın ismi Demoniso olarak kalmıştır. Yunanca Halkos bakır demektir ve HALKİ sözcüğü de Halkos’dan gelmektedir. Eskiden cevher denizin içinden çıkartılırmış tır, Çam Limanı da bu nedenle kazıla...

Süleymanpaşa, Tekirdağ Tarihi

Resim
  Tekirdağ, yaklaşık 6.000 yıllık bir yerleşime sahiptir. Bereketli toprakları ve Anadolu ile Balkanlar arasındaki konumu dolayısıyla tarih içinde muhtelif kültürlerin ve kavimlerin egemenliği altında kalmıştır. Tarih öncesi ve tarih sonrası çağlarda, iskân edilmiş yerler tespit edilmiştir. Şarköy ilçesindeki Güngörmez ve Güneşkaya Mağaraları ile Marmara Ereğlisi’ndeki Toptepehöyük’te Kalkolitik Çağ’a ait buluntulara rastlanmıştır. Tekirdağ’ın sahil şeridi yüzeyinde yapılan araştırmalara göre, İlk Tunç Çağı’na ait yoğun yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Trakya’da Son Tunç Çağı ile Erken Demir Çağı’nda büyük bir göç dalgası meydana gelmiştir. Trakya, M.Ö. 7. Yüzyıl’da Grek kolonilerinin kurulmasıyla ticarete açılmıştır. Bu dönemde Trakya’nın Marmara kıyılarında kentler kurulmuştur. M.Ö. 514-513 yıllarında Pers Kralı Dereus’un İskit Seferi sonrasında Pers egemenliği, M.Ö. 478-477’ de Atina’nın Pers tehlikesine karşı kurduğu Attik-Delos Deniz Birliği’ni...

Tekirdağ İlini Tanıyalım

Resim
  Tekirdağ ili, Türkiye'nin kuzeybatısında bulunan bir ildir. İlin merkezi ise Tekirdağ şehridir. 2012 yılında nüfusu 750.000'i geçen 14 adet il TBMM'de kabul edilen kanun ile büyükşehir statüsü kazandığı için Türkiye'nin 30 büyükşehrinden biridir.  30 Mart 2014'te yapılan yerel seçimlerin ardından resmen büyükşehir belediyeciliği ile yönetilmeye başlamıştır, hizmet sahası 6.190 km² olarak tüm il sınırlarıdır. Bu kanunla üç yeni ilçe kurulmuştur. Bunlar, Süleymanpaşa, Kapaklı ve Ergene'dir. Tekirdağ, Bizans döneminde Bisanthe (Βισάνθη) ve sonraları Rodosto (Ραιδεστός) adıyla anılmıştır. Kenti ele geçiren Türkler, şehre önceleri Rodosçuk, 18. yüzyıldan itibaren de Tekfur Dağı demeye başlamışlardır. Tekfur Ermeniceden alıntı bir sözcük olup Osmanlı Türkçesinde Hristiyan hükümdarlara verilen bir sandır. Aslı tagovar, anlamı ise taç taşıyandır. Cumhuriyetin ilanından sonra tekfur sözcüğü atılarak yerine sesçe benzeşen tekir getirilmiştir. Tekirdağ'ın bir Yunan k...