Tekirdağ İlini Tanıyalım

 

Tekirdağ ili, Türkiye'nin kuzeybatısında bulunan bir ildir. İlin merkezi ise Tekirdağ şehridir. 2012 yılında nüfusu 750.000'i geçen 14 adet il TBMM'de kabul edilen kanun ile büyükşehir statüsü kazandığı için Türkiye'nin 30 büyükşehrinden biridir. 

30 Mart 2014'te yapılan yerel seçimlerin ardından resmen büyükşehir belediyeciliği ile yönetilmeye başlamıştır, hizmet sahası 6.190 km² olarak tüm il sınırlarıdır. Bu kanunla üç yeni ilçe kurulmuştur. Bunlar, Süleymanpaşa, Kapaklı ve Ergene'dir.

Tekirdağ, Bizans döneminde Bisanthe (Βισάνθη) ve sonraları Rodosto (Ραιδεστός) adıyla anılmıştır. Kenti ele geçiren Türkler, şehre önceleri Rodosçuk, 18. yüzyıldan itibaren de Tekfur Dağı demeye başlamışlardır. Tekfur Ermeniceden alıntı bir sözcük olup Osmanlı Türkçesinde Hristiyan hükümdarlara verilen bir sandır. Aslı tagovar, anlamı ise taç taşıyandır. Cumhuriyetin ilanından sonra tekfur sözcüğü atılarak yerine sesçe benzeşen tekir getirilmiştir.

Tekirdağ'ın bir Yunan kolonisi olarak kurulduğu kabul edilegelmiştir. Sisam Adası'ndan gelen kolonicilerin ilk olarak kurduğu şehir "Bisanthe" adıyla bilinir. Bu ad ile Bizans kelimesi arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Kent, Trak kökenli Odris Krallığı yönetimi altına girdiğinde de bu isim kullanılmıştır. Bu görüşü kabul edenler Roma İmparatorluğu döneminde şehrin "Rhaedestus" olarak yeniden adlandırıldığını öne sürer. Fakat Bisanthe şehrinin, Tekirdağ merkezde değil, merkeze bağlı Barbaros beldesinde olduğunu savunan yeni görüşler de vardır. Pliny adıyla da bilinen Romalı tarihçi Gaius Plinius Secundus, Bisanthe şehrinden ve bu şehirden ayrı "Resisto" adında başka bir şehirden söz eder. Bu doğrultuda Bisanthe ismini değil de Resisto/Resisthon adı Tekirdağ'ın bilinen ilk ismi olarak kabul edilebilinir.

Önceleri Roma kökenli Rhaedestos ismi ile anılan şehir, Doğu Roma İmparatorluğu dönemine denk gelen Orta Çağ boyunca bu isimden gelen "Rodosto" adı ile bilinir. Osmanlılar da şehri ilk aldıklarında yine bu isimden türetilmiş "Rodosçuk" ismini kullanır. Ama daha sonra şehir "Tekfurdağı" ismi ile anılmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında ise kentin güneybatısında yer alan Tekir Dağı vesilesiyle şehrin adı "Tekirdağ" olarak resmîleştirilmiştir.

Tarihçe

Tekirdağ'da insan yerleşimi ile ilgili en eski kalıntılara Karansıllı köyü dolaylarındaki Yatak, Kuştepe ve Malkara yakınlarındaki Balıtepe adlı buluntu yerlerinde rastlanmıştır. Bunlar Alt Paleolitik Çağ'a ait aletlerin bulunduğu açıkhava buluntu yerleridir. Tipolojik olarak bir milyon yıl ile 250 bin yıl önceleri arasına tarihlenebilirler. Tekirdağ'ın hemen doğusunda bulunan Menekşe Çatağı ise Kalkolitik Çağ'dan Helenistik Dönem'e kadar yerleşilmiş bir buluntu yeridir.

Tekirdağ'ın eski tarihi Trakya'daki diğer illere paralellik gösterir; ilk olarak Traklar tarafından iskan edilen bölge, Makedon, Pers, Roma ve Bizans egemenliğinin ardından 1357'de I. Murat tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1703 yılında Avusturya İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık mücadelesi veren asi Macar prensi Rakoczi'ye de ev sahipliği yapmış olan Tekirdağ, Osmanlı döneminin sonlarında Edirne vilayetine bağlı bir sancak merkezi idi. 93 Harbi'nde (1878) Rus, Balkan Harbi'nde (1912) Bulgar ve I. Dünya Savaşı'ndan sonra (1920-1922) Yunan işgali yaşayan il, Türk Kurtuluş Savaşı ile gelen zaferin ardından 13 Kasım 1922 tarihinde kalıcı olarak Türk topraklarına katıldı.

Antik dönem

Tekirdağ'ın bu dönemine ait buluntular çeşitli Trak tümülüsleri ile Bisanthe ve Heraion Teikhos antik kentleridir. Dönem boyunca bölgede Trak boyları ve Marmara kıyılarında Yunan koloniciler etkili olmuştur.

Bölgedeki (yalnızca Tekirdağ merkez) tümülüsler şunlardır;

*Karaevlialtı Höyüğü: 

Harekkattepe tümülüsü olarak da bilinir. Heraion Teikhos antik kentinin yakınında denizden 150 m içeride yer alır. Tekirdağ-İstanbul karayolu kıyısında yer alan höyük, 1957'deki yol çalışmaları nedeniyle önce zarar görmüş, daha sonraki yıllarda planlanan yol genişletme çalışmaları neticesinde daha fazla zarar görmesin diye, hızlı bir kurtarma kazısı faaliyetine girilmiştir. Bir mezar olan bu yapı Odris krallarından, Kersepleptes'e aittir. Erguvani bir elbiseyle gömülen kralın mezarında meşe ve sarmaşık çelenklere rastlanılmıştır. Buluntular Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde görülebilir.

Menekşe Çatağı Höyüğü: 

Batı ve doğu diye ikiye ayrılan höyüğün, batı kısmında yapılan kazılarda Toptepe Kültürüne ait MÖ 4300'lere yani Orta Bakır Çağa denk gelen buluntulara rastlanmıştır. Höyüğün İlk Tunç Çağı boyunca kullanıldığı ve Troya1 ile benzer kapaklara ve Troya2'ye ait nesnelere ulaşılmıştır. 

Bu tabakanın üzerinde Erken Demir Çağına (MÖ 1200) ait bir tabaka bulunmuştur. Doğu Menekşe Çatlağında ise yine benzer dönemlere ilişkin bulgular elde edilmiştir. Erken Demir Çağına ait hayvan adakları ve kerpiç kalıntılara ulaşılmıştır. MÖ 2 yüzyıl kadar kullanıldığı sanılan bir tapınak kalıntısıda Doğu Menekşe Çatağından tespit edilmiştir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Süleymanpaşa, Tekirdağ Tarihi

Pınarhisar, Kırklareli Tarihi

VAN İLİ GENEL BİLGİLER